7 Şubat 2014 Cuma

Yaratılış-2


1. Gök ve yer bütün öğeleriyle tamamlandı.
2. Yedinci güne gelindiğinde Tanrı yapmakta olduğu işi bitirdi. Yaptığı işten o gün dinlendi.
3. Yedinci günü kutsadı. Onu kutsal bir gün olarak belirledi. Çünkü Tanrı o gün yaptığı, Yarattığı bütün işi bitirip dinlendi.
4. Göğün ve yerin Yaratılış öyküsü: RAB Tanrı göğü ve yeri Yarattığında,
5. yeryüzünde yabanıl bir fidan, bir ot bile bitmemişti. Çünkü RAB Tanrı henüz yeryüzüne yağmur göndermemişti. Toprağı işleyecek insan da yoktu.
6. Yerden yükselen buhar bütün toprakları suluyordu.
7. RAB Tanrı Adem’i topraktan Yarattı ve burnuna yaşam soluğunu üfledi. Böylece Adem yaşayan varlık oldu.
8. RAB Tanrı doğuda, Aden’de bir bahçe dikti. Yarattığı Adem’i oraya koydu.
9. Bahçede iyi meyve veren türlü türlü güzel ağaç yetiştirdi. Bahçenin ortasında yaşam ağacıyla iyiyle kötüyü bilme ağacı vardı.
10. Aden’den bir ırmak doğuyor, bahçeyi sulayıp orada dört kola ayrılıyordu.
11. İlk ırmağın adı Pişon’dur. Altın kaynakları olan Havila sınırları boyunca akar.
12. Orada iyi altın, reçine ve oniks bulunur.
13. İkinci ırmağın adı Gihon’dur, Kûş sınırları boyunca akar.
14. Üçüncü ırmağın adı Dicle’dir, Asur’un doğusundan akar. Dördüncü ırmak ise Fırat’tır.
15. RAB Tanrı Aden bahçesine bakması, onu işlemesi için Adem’i oraya koydu.
16. Ona, “Bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin” diye buyurdu,
17. “Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.”
18. Sonra, “Adem’in yalnız kalması iyi değil” dedi, “Ona uygun bir Yardımcı Yaratacağım.”
19. RAB Tanrı yerdeki hayvanların, gökteki kuşların tümünü topraktan yaratmıştı. Onlara ne ad vereceğini görmek için hepsini Adem’e getirdi. Adem her birine ne ad verdiyse, o canlı o adla anıldı.
20. Adem bütün evcil ve yabanıl hayvanlara, gökte uçan kuşlara ad koydu. Ama kendisi için uygun bir Yardımcı bulunmadı.
21. RAB Tanrı Adem’e derin bir uyku verdi. Adem uyurken, RAB Tanrı onun kaburga kemiklerinden birini alıp yerini etle kapadı.
22. Adem’den aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaratarak onu Adem’e getirdi.
23. Adem, “İşte, bu benim kemiklerimden alınmış kemik, Etimden alınmış ettir” dedi, “Ona ‘Kadın denilecek, Çünkü o adamdan alındı.”
24. Bu nedenle adam annesini babasını bırakıp karısına bağlanacak, ikisi tek beden olacak.
25. Adem de karısı da çıplaktılar, henüz utanç nedir bilmiyorlardı.

Evren (aklınıza şu an bildiğimiz gibi bir evren gelmesin; kutsal sayılan metinlerde geçen evrenler, “ne tesadüftür bilinmez”, Yer-Gök olarak adlandırılır ki buna bir önceki konuda değinmiştim) yaratıldı, süreç tamamlandı. Altı gün boyunca gayet yoğun çalışan tanrı dinlenmeye çekildi ve dinlendiği bugünü de kutsayarak, insanın sosyal yaşamına getirdiği, ilk kuralı koymuş oldu. Tevrat’ın tanrısı dinlenme gününde bile çalışıyordu, bu kutsal günü insanlığa bahşederek lütufta bulunuyordu kendince.
Tevrat’ın “Yaratılış” bölümünde herhangi bir elçi yerine kendini örnek gösteren tanrıyı da görüyoruz. İlerleyen bölümlerde farklı örneklemeler olacak ama başlardaki tanrıdan insana giden yolda bir aracı veya elçi seçmemesi, biraz ilginç. Yine bir önceki bölümde geçen “kendi suretinden” yaratılan insanı algıdan mahrum bırakıp (ki bunu daha sonraki bölümlerde göreceğiz) aynı zamanda da kendini bir insanmış gibi anlatması ve hatta kendi dinlenme gününü örnekleyerek insanlara da bugünü önermesinin altında mistik bazı olaylar olabilir (bunu çok fazla aştıracak zamanım olmadı fakat notlarım arasına aldım, ilerleyen günlerde bu konu üzerinde de duracağım).
Tevrat’ın tanrısı kısa bir özetle durumu netleştirmeye geçiyor 2:4’ten sonra, bize öyküyü daha net bir biçimde aktarmaya çalışıyor.
Birinci Bab’da yaratılışın evrelerini okumuştuk şimdi ise insanın yaratılışını açıklıyor ki hepimiz biliyoruz; insan, yeryüzündeki en yüce varlık(!?) tanrı sözü olduğu söylenen kitaplara göre. Hatırlamayanlar veya okumamış olanlar insanın yaratılış aşamasını buradan okuyabilirler ki bir önceki incelemede bu konuya değinmiştik. İşin ilginç kısmı şu ki tanrı, insanın yaratılış sürecini bir önceki Bab’da başka biçimde açıklarken bu Bab’da daha farklı açıklıyor. Daha öncekinde insanı çift olarak yaratmış olan tanrı (ki Kur’an’da da bu manada yorumlanan ayetler vardır) bu defa önce erkeği yarattığını söylüyor (buna yazının sonlarında değineceğim). Adem’in burnuna yaşam soluğu (buna günümüzde ruh deniyor) üfleyerek ona can veriyor. Adem’in topraktan yaratılma mitini bu incelemeler dışında ayrıca inceleyeceğimden dolayı şimdilik ona çok girmiyorum fakat toprak ve yağmur ikilisi aynı yer ve gök ikilisi gibi derin anlamlar taşıyan metaforlar, en azından bu kadarı aklımızda kalırsa bu konuyu incelerken yabancılık çekmemiş oluruz. Efsaneye dönecek olursak; Adem yaratılıyor, burnuna yaşam soluğu üfleniyor. Ardından tanrı Adem için bir yaşam alanı oluşturuyor. Yer ve gök yaratıldıktan sonraki evrelerde yeryüzüne bir düzenleme getirilmişti fakat insan yaratıldıktan sonra ona en uygun yer aranıyor. Tanrı çok geçmeden bir koordinat belirliyor; Aden. Aden’e bir bahçe kuran tanrı, bu bahçeye güzel meyve veren ağaçlar yerleştirip bir de tam ortasına yaşam ağacı ve iyiyi-kötüyü bilme ağacı dikiyor ve ardından Adem’i oraya yerleştiriyor. Burada dikkat çekici noktalardan biri de Tevrat’ın Adem’i yeryüzünde göstermesi. Oysa ki bilindik Adem efsanesinde insanlık önce cennette var olmuştu. Tevrat’ın bu bölümüne göre “cennet” diye anlatılan (şu anki efsanenin de doğru olduğunu varsayarsak) yer aslında gidip görebileceğimiz bir coğrafya. Aden’den doğan ve yayılan ırmakların coğrafyasını araştırdığımızda günümüz siyasi gelişmeleri için de farklı bakış açıları elde etmemiz yarı bir ilginç durum. Bilindiği gibi tanrı İsrailoğulları’nı seçilmiş kavim ilan ettiği için onlara bir peygamber ve kitap gönderiyor. Bu kitapta “cennet” diye nitelendirilen bölgede bulunan “nimet”lerinden onları haberdar etmesi ve bu bölgeye onları yönlendirmesi hiç de şaşılacak bir durum değil ki İsrail devletinin kuruluş aşamaları ve gelecek planları incelendiğinde, şu anki politikalarının temeli de ortaya çıkıyor. Siyasetten uzaklaşıp konumuza dönelim. Tanrı Adem’e bir öğüt vererek onu uygun gördüğü bölgeye yerleştiriyor. Verdiği öğüt iyiyi-kötüyü bilme ağacının (kimi kaynaklara göre bilgelik ağacı) meyvesini yememesi. Bu konuda anlaşmaya vardıktan sonra (anlaşmaya varılmasa hikayenin devam edebileceğini düşünmek saçma olur) “toprak”tan yaratılan diğer canlılar bir bir Adem’in huzuruna getirilip kendilerinden Adem’e uygun bir yardımcı aranıyor bu arada da isim verilerek sınıflandırılıyorlar. Tüm canlılara (ki hala bitkiler canlı olarak geçmemekte – bu konuya da bir önceki incelemede değinmiştik) birer isim veren Adem, kendisine uygun bir yardımcı bulamıyor. Tanrı Adem’in müşkülpesentliğinden sıkılmış olacak ki onu uyutup yeni bir yaratım sürecine giriyor. Adem uykudayken, onun kaburga kemiğinden, bir canlı daha yaratıyor. Adem uyandıktan sonra yeni yardımcısına da bir isim veriyor ve ona “kadın” diyor. Burada iki önemli nokta dikkat çekiyor:
1-) Tanrı ikinci sosyal kuralını da koyuyor; kadın erkeğin yardımcısıdır. Yüzyıllardır kadını bir araç gibi gören ataerkil zihniyet bunu inançlarına da yansıtıyor. Bilindiği gibi inançlar sosyal yapıların oluşmasında kilit öneme sahip etkenlerdir. Özellikle bahsedilen coğrafyanın kültür yapısı incelendiğinde; kadının toplum hayatındaki yeri ve yaşantısı, inançların zulmünden öteye gidememiş ve kadınlar ikinci sınıf insan olarak konumlanmıştır. Günümüzde bunun yansımasını görmek için çok fazla tarihsel bilgi veya ayrıntılı incelemeye gerek duymuyoruz. Bu durumu anlamak için basit bir orantı yetiyor; kadının toplumdaki değeri, inançların sosyal hayata dahil edilme yoğunluyla ters orantılıdır.
2-) Yaratılış efsanesi, tek tanrılı ve kutsal metinlere dayandırılan inançlarda, Tevrat ile şekilleniyor. Günümüzdeki efsanenin temeli Tevrat olmasına karşın, bu efsaneyle çeliştiği noktalar da var. Örneğin; günümüzde Adem ve Havva birbirine eş olarak yaratılmış olarak anlatılır fakat Tevrat’tan anlaşıldığı üzere Havva Adem’in eşi değil yardımcısıdır. Birinci Bab’da geçen Adem’in eşi olarak yaratılan kadın ise ortadan kaybolmuştur. Efsaneyi Tevrat öncesinden incelersek bu kadının (gerçek eş olan) nerede olduğu konusu hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Bu konuya ayrıntılı biçimde girersek yazı çok uzayacağı için sadece bilindik ismini vererek sizi de biraz araştırmaya yönlendirmek daha sağlıklı olacaktır. Adem’in gerçek eşinin adı Lilith’dir. İnternette biraz araştırma yapınca birçok kaynağa erişmek mümkün. Lilith efsanesini araştırılırken, Adem efsanesinin temel kaynağı olan Sümer mitolojisini mutlaka incelenmelidir. Benzerlikler ve ayrılıklar karşılaştırılarak daha mantıklı çıkarımlar yapılabilir.
3-) Tanrı yeni sosyal kuralını koyup insanın ebeveynlerinden kopmasını, eşine bağlanmasını bir örnekle açıklıyor. Öncelikle dinlenme (dolayısıyla ibadet) gününü belirleyen tanrı, ardından kadının sosyal hayattaki yerini belirlemişti. Son olarak ise aile yapısına şekil veriyor.
Yaratılışın ikinci aşamasını da kısaca inceledik. Bu bölümden ortaya çıkan sonuçların özetini yapacak olursak:
a-) Tanrı sosyal hayatla ilgili ilk kuralları koymaya başlıyor.
b-) Seçilmiş kavime bir hedef göstererek, onları cennetle buluşturuyor.
c-) Çeşitli kaynaklardan bahsederek insanlığa sunduğu “nimet”ler ile gücünü ve merhametini kullarına hissettiriyor (buna daha sonra değineceğim için ayrıntısına girmedim)
#unbekannt

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder